Hayatın olağan akışı içerisinde kullanılan basit tasarım malzemelerden daha
kompleks tasarımlara kadar her alanda paslanmaz çelik kendisine kullanım alanı
bulmaktadır. Alaşımların en önemli sınıfı olarak gösterilebilecek paslanmaz
çelik, yirminci yüzyılın başlarında Büyük Britanya ve Almanya'da
geliştirilmiştir. Bazı korozif ortamlara karşı dayanıklı demirdışı metaller
(Nikel, Nikel-Gümüş (Gümüş içermeyen ancak benzer olan Nikel-Bakır-Titanyum
alaşımları), Bakır, Pirinç ve Bronz gibi) bulunmasına rağmen bu malzemeler
paslanmaz çeliklerden daha pahalıdır ve dayanıklı değildir.
1800'lerin
sonlarına doğru Cr (Krom) içeren çelikler kullanılmasına rağmen kromun yüzeyde
korozyona karşı dirençli bir oksit tabakası oluşturduğu bilinmiyor idi. 1913
yılında Harry Brearley tüfek namlusu çeliklerini geliştirirken martenzitik
paslanmaz çelikleri keşfetti. Ardından %0.3 karbon ve %13 krom içeren bir
çeliğin aşınmasının zor ve paslanmasının çok güç olduğunu gözlemledi. Ardından
1915'te Brearley'in paslanmaz çeliği keşfettiğini New York Times'taki bir yayın
ile bildirmiştir.
420 kalite paslanmaz çelik çatal bıçak üretim endüstrisinin
temelini oluşturmaktadır ve günümüz endüstrisinde hala kullanılmaktadır.
Aynı
tarihlerde Almanya'da kullanılan yüksek miktarda nikel içeren çelikler,
matlaşmaya karşı dirençli olsalar da korozyona karşı dirençsizlerdi. 1912
yılında Benno Strauss ve Eduar Maurer krom-nikel esaslı östenitik paslanmaz
çeliği keşfettiler ve östenitik paslanmaz çelikler, martenzitik ve ferritik
paslanmaz çeliklerin yerini çok kısa bir sürede aldı. Bu çelik kalitesi çok kısa
sürede kimya endüstrisi için nitrik asit depolama tankı üretimi için
kullanılmaya başladı.
1920 ve 1930'larda günümüzde hala yaygın olarak
kullanılan 302 (%18Cr, %8 Ni), 316 (1.4404 ya da %18Cr, %8 Ni, %2,5Mo), 410
(%12Cr) ve 430 (%17 Cr) kalite paslanmaz çeliklerde hızlı gelişmeler
görülmüştür.
1950'lerde paslanmaz çelikler değerli metaller arasında
sayılmakta idi. 1970'lerde dünya çapında ortaya çıkan nikel krizi ve nikel
fiyatlarındaki artış paslanmaz çelik üretiminde yeni gelişmelere neden
olmuştur.
Bu yıllarda yapılan çalışmalarda azotun (N) önemli bir östenit yapıcı olduğu keşfedilerek, çok az kullanım oranlarında dahi nikel kullanımını azalttığı gözlenmiştir.